Bilirkişi UYAP tan İmzasız Heyet Raporu Teslim Edebilir mi?
Yanıt, EVET edebilir! Ediliyor, ediyorlar! Şundan bir farkı yok, biliyorsunuzdur: oturduğunuz mülkü tapuda imzanız olmadan satmak! Ülkede sahte diploma çetesi, e-imza çetesi gibi vakaları da yaşadıktan sonra şaşırmayı unutmuş olabiliriz. Bu değineceğimiz konu uzun süredir itirazlara, uyarılara rağmen uygulanıyor ve adeta UYAP'ın "panzehiri" gibi kabul ve "hüsnüniyet" görüyor. Adeta içtihat olmuş. Nasıl mı?
UYAP üzerinden elektronik imza ile bilirkişi raporu teslim olanağı yokken, rapor üç nüsha çıktı alınıp ıslak imzalandıktan sonra ön bürolardan taratılarak kalemdeki dosyasına girmekte idi. Dosyayı fiziki olarak teslim aldıksa fırsattan istifade hem raporu taratır hem de kaleme dosyayı iade ederdik. Heyet raporu ise bu görev, rapora en az katkı koymuş kişiye veya adliyeye en çok işi düşen kişiye isabet ederdi. Artık dosyayı teslim dahi almayıp dijital olarak indirip raporu yazdı iseniz (ince dosyalarda mümkündür ama kalın bir dosyada, "görmediğim belge var mıdır" şüphesi baskın gelir) hiç adliyeye gitmeden reddiyatınızı hesabınızda görürsünüz.
UYAP ile işlemler kolaylaştı evet ancak alışkanlıklardan vazgeçmek zor oluyor. Meselenin kaynağı UDE adlı UYAP doküman editörünün sınırlı yetenekleri. Yıllardır Microsoft Office'e öyle alıştık ki onun güzellikleri UDE'de aranıyor. Bir tablo veya grafik mi yapılacak, Excel ile yapar Word'e yapıştırırsınız olur biter. UDE'de tablo işleri görece zor. Üstelik fotoğraflarla zenginleştirilmiş bir rapor yazıyorsanız UDE'ye fotoğraf gömmek de ayrı bir emek. Bilirkişi camiasında UDE, sadece e-imza edilebilir evrak üreten bir kelime işlemciden ibaret. Diğer tüm özellikleri ile Microsoft'un gerisinde, bu da çok doğal dünya devi Microsoft'un en az 35 yıllık yazılımı ile kim yarışabilir ki?
Adalet Bakanlığına UDE'yi eleştiren bir sürü geri dönüş olduğunu tahmin etmek zor olmaz. Ancak işin ekonomik boyutu, yerli ve güvenilir bir yazılım ihtiyacı vs bizi buralara getirmiş olabilir ("yerli milli saplantısı" ve liyakatsizlik başka tartışmanın konusudur). Adobe Acrobat ile de belge imzalamak mümkün ama o yola gitmemenin başka makul ya da "ahlaksız" sebebleri olabilir, zamanla anlaşılır.
Hülasa bilirkişilerin ekserisi MS Word ile; azınlığı Open Office vb. kelime işleme yazılımları ile rapor yazmaya alışkındır. UDE'nin sınırlı yetenekleri bilirkişiler arasında bir direnç oluşturdu (hukukçuların kullandığı türden paket yazılımlar da direnci pekiştirmiş olabilir). Bilirkişiler, "zorlukları" aşmak için "sakıncalı" bir yol buldular.
Yöntem şöyle: rapor önceden olduğu gibi MS Word vb ile düzenleniyor, imzalar kısmına, heyetteki bilirkişi isimleri ile birlikte "e-imzalıdır" ibaresi yazılıyor. Sonra da doc formatından Adobe PDF formatına dönüştürülüyor. UDE ile bir ön kapak sayfası hazırlanıyor. "Mahkemenizin ... sayılı dosyasında hazırlanan rapor, ekte sunulmaktadır" mealinde bir cümle ile birlikte bu udf uzantılı UDE kapak dosyası e-imza edilerek eki PDF asıl raporla birlikte UYAP'a yükleniyor. Kalemdeki katipler de bu şekilde tereddütsüz işleme alıyorlar. Bu onların normali olmuş.
Sakıncayı görmüş olmalısınız, asıl PDF raporda ne ıslak, ne de elektronik imza var. Tek kişinin görevli olduğu raporlarda bunun sakıncası daha az olabilir, zira kapağı yükleyen kişi ekinden de bizzat sorumludur, "ben yapmadım" diyemez. Peki ya heyetler? Siz PDF asıl raporda mutabık kaldınız ve udf kapağı imzaladınız diyelim. Peki raporu UYAP'a yükleyecek olan bilirkişi, raporu yüz seksen derece tersine çevirerek yüklerse? Küçük ihtimal de olsa, adaletin arandığı bir sistem buna izin vermemelidir.
Daha naif bir ihtimali konuşalım. Rapor, mutabık kalınan haliyle yüklendi diyelim. Tebligattan sonra itirazlar yükseldi ve raporda fahiş bir hata yapıldığı, hatta heyetin bilirkişi kuruluna şikayet edildiği ve bir ceza geleceği anlaşıldı. Bu bilirkişi kurulunda olsam ve "bu rapora mutabık değilim, hatalı halinden sorumlu değilim, rapor değiştirilmiştir" diyerek inkâr etsem, işten sıyrılmak için büyük ve önemli bir adımı atmış olmaz mıyım?
2025 bilirkişi yenileme eğitiminde bu sakıncayı eğitimciyle paylaşıp destek bulmayı umarken yaşadığım dumuru unutmak kolay olmayacak. Eğitimci hukukçuya ders arasında bu konuyu danıştım. Deneyimli hukukçu bunun çok önemli bir konu olduğunu söyledi. UDE'nin nasıl "çöp" bir yazılım olduğunu, bu durumu aşmak için bu PDF ek yöntemini ilk kez kullananlardan biri olabileceğini söyledi. Sonra önündeki bilgisayardan bir örnek açıp mahkemeye nasıl belge gönderdiğini gösterdi. Açtığı udf uzantılı dosyada en üstte bir kişinin e-imzasından ve altındaki "ektedir" yazısından başka bir şey yoktu!
UYAP UDE yazılımı böyle icatlar(!) yapmamıza sebep olmuşa benziyor. Algoritma, asıl udf dosyasındaki imzaları sayıyor ve imza adedi tutuyor ise reddetmiyor. Ekindeki belgenin PDF olması yeterli. Ama garibim bilmiyor ki asıl önemli evrak ekte! Kapakta bir tümce dahi yok!
Bu sakıncalı metod sanki içtihatmışçasına kullanılmaya devam ediliyor. İtiraz etseniz "bozguncu" oluyorsunuz. Bir kaç heyette raporu gönüllü olarak UDE'ye aktarmayı teklif ettim, kabul edilen heyet az oldu. Eski yöntemle ıslak imzalı verelim dedim, olmadı. Asıl itiraz, "raporda çok fotoğraf var" şeklinde olmakta. Fotoğrafları dijital hali ile sunmanın çok daha işlevsel olduğunu da anlatamıyoruz heyetlere.
Katipler, hakimler ve bölge bilirkişi kurulları bu sakıncalı hale son vermelidir (bir asliye hukuk hakimine sakıncadan bahsettim ama değişen bir şey olmadı, "memlekette hukuk mu kalmış buna mı takılıyorsun" diyeceklere boynumuz bükülü maalesef).
Bundan 3-5 yıl sonra bu sebeple istinaftan, Yargıtay'dan dönen dosyalar olacağına ihtimal vermelisiniz.
* Buna benzer ilginç bilirkişilik deneyimleri için bilirkişilik ana sayfamızı ziyaret etmek isteyebilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar moderasyona tabidir.